Sayfalar

25 Nisan 2012 Çarşamba

VE YİNE YAPTI YAPACAĞINI FENERBAHÇEM



Fenerbahçe Erkek Voleybol Takımı 2011-2012 Ligini Şampiyonlukla tamamladı ..Final serisinin son maçında Arkası 3-0 gibi net bir skorla yenen Fenerbahçeliler bı sezon önce Süper Kupa, ardından Türkiye Kupası ve en nihayetinde Lig Şampiyonluğunu da kazanarak tüm kupalara ambargo koymuş oldu..

Fenerbahçe Erkek Voleybol takımı bu senekiyle birlikte arka arkaya 3 senedir Lig Şampiyonluğunu kimselere bırakmadı...Çanakkalede tıklım tıklım tribünlere oynanan maçta Fenerbahçeli sporcular bireysel ödüllere de el koydu...En iyi pasör Arslan Ekşi, en iyi smaçör Ivan Miljkovic, en iyi libero Serkan Kılıç, en iyi blokçu Emre Batur ve en değerli oyuncu (MVP) Ivan Miljkovic seçildi...

Ney olup ağlamaktır en güzel duamız...

sertap erener vur yüreğim

24 Nisan 2012 Salı

YARIŞMAYA DAVETLİSİNİZ

Altıncı Cadde'nin kedisi kutusunu çok sevdi! Siz de sevimli ev hayvanınızın bir kutu içinde çekilmiş fotoğrafını gönderin, 25 TL değerindeki hediye çekinin sahibi olma şansını yakalayın! http://bit.ly/I26C57


21 Nisan 2012 Cumartesi

İNSAN HEM İYİ FENERLİ HEM DE İYİ GALATASARAYLI OLABİLİR Mİ?


Halk arasında çok bahsi geçen bir laf vardır İyi Fenerli veya İyi Galatasaraylı şeklinde. Hep merak etmişimdir, İYİ olmanın kıstası nedir diye? Acaba aynı zamanda hem İyi Fenerli hem de İyi Galatasaraylı olunabilir mi? Aşağıdaki yazıyı okuduğunuzda bir karara varacağınızı sanıyorum.
Yıl 1950, Eylül ayının bir Cumartesi günü. Orta yaşlı hanım oğlunu elinden tutmuş bezik oynamak için arkadaşının evine gidiyor. Küçük oğlanın üstünde Mayer mağazasından yeni alınmış Galatasaray Lisesi daha doğrusu İlkokulunun forması. Göğsü armalı lacivert ceket, gri kısa pantolon, uzun konçlu çoraplar ve üstü sarı kırmızı şeritli bir kep. Kep ve ayakkabı hariç diğerleri mağazadaki en ufak bedenden seçilmiş olmalarına rağmen küçük oğlana hala büyük geliyor. Ceketin kolları neredeyse ellerini örtecek. Beli darlaştırılmış olmasına rağmen kısa pantolon oğlanın sıska bacaklarını etrafında nerdeyse bir çuval gibi duruyor. Ama cin bakışlı, sevimli çocuk bunları giymekten dolayı çok da mutlu görünüyor..
Teşvikiye de bir apartmana geliyor ana-oğul. Kapı bir hanım tarafından açılıyor. Çocuk merakla etrafa bakınıyor, yüksek duvarlarla çevrili uzun bir koridor, koridorun sonundan beyaz saçlı bir adam kendilerine doğru geliyor. Yaklaşıp, çocuğu ve üstündeki formayı görünce gözlerinin içi parlıyor.
"Merhaba küçük Galatasaraylı" diye selamlıyor.
Küçük oğlan önce mahcup bir şekilde önüne bakıyor sonra kafasını kaldırıp cevaplıyor.
"Ben Fenerliyim. "
Beyaz saçlı adamın her ne kadar belli etmese de canı sıkılıyor.
Büyükler Bezik oynarken küçük oğlan camdan aşağısını seyrediyor. Tam karşıda, uzun yıllar sonra, önce babasını sonra annesini yolcu edeceği Teşvikiye Camii ve geniş avlusu, yoldan geçen tek tük araba ve Maçka -Taksim, Maçka-Eminönü tramvayları. Çocukluğun masumiyetiyle saatlerce oyalanıyor onlarla. Büyüklerin oyunu bitip gitme vakti gelince beyaz saçlı adam küçük oğlanın başını okşuyor ve
"Güle güle küçük Galatasaraylı" diyor.
Oğlan bu sefere gözlerini yere indirmeden ve direk olarak beyaz saçlı adamın gözlerinin içine bakıyor ve
"Ben Fenerliyim" diye ısrar ediyor.
Beyaz saçlı adam bu sefer tevekkülle cevaplıyor.
"Peki, anladım, ne yapalım öyle olsun. "
Aşağı indiklerinde çocuk annesine soruyor
"Anne ben Fenerliyim, değil mi?"
Annesi oğlanın içini rahatlatıyor.
"Tabii ki Fenerlisin oğlum."

Küçük oğlan yıllar içinde bu iki sevgi ile birlikte büyüyor. Bir tanesi taraftarı olduğu Spor Kulübü Fenerbahçe'ye olan sevgisi ki sosyologlarca bu coşku ve tutku şeklinde de ifade edilebiliyor. Diğeri mensubu olduğu Galatasaray Lisesine ve yedi yaşından itibaren kader birliği yaptığı kardeş kadar yakın arkadaşlarına karşı olan sevgisi. Büyüdükçe bu iki sevgiyi güzel bir şekilde harmanlamayı beceriyor küçük oğlan. Spor kurumu ile Eğitim kurumunu birbirine karıştırmamaya gayret ediyor tüm hayatı boyunca.
Okuldan mezun olduğu zaman otomatik olarak elde ettiği Galatasaray Spor Kulübü üyeliği hakkını kullanmıyor, bir Fenerbahçe taraftarının Galatasaray Spor Kulübüne üye olmasını etik bulmuyor. Aynı şekilde yıllar sonra kendisine Fenerbahçe Kulübü üyeliği de teklif edildiğinde, buna da sıcak bakmayıp onu da kabul etmiyor.

Şimdi yazının başındaki soruya gelelim. Aynı zamanda hem İyi Fenerli hem de İyi Galatasaraylı olunabilir mi sorusuna. Yukarıdaki yazılanlar ışığında buna siz karar verin Ama bence bu küçük çocuk bu işi halletmiş gibi görünüyor.

Şimdi soracaksınız, bu beyaz saçlı adamla küçük oğlanın hikâyesini nereden duydun diye. Bana bu hikâyeyi annem anlatmıştı, o sıska bacaklı, cin bakışlı, sevimli küçük oğlan bendim. Peki, o beyaz saçlı adam kimdi? Herkesin tanıdığı ve özellikle okulluların kalbinde özel bir yeri olan bir isim. Okul sıralarında iken birkaç arkadaşıyla beraber Galatasaray Spor Kulübünü yaratan kişi, ALİ SAMİ YEN beyefendi.

20 Nisan 2012 Cuma

KENAN DOĞULU kurşun adres sormazki,



bir an lazım bana o an sadece orada sadece o zamanda sadece benle sadece onunla....
Fenerbahçe Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi final serisinin 4. maçında Galatasaray Medical Park’ı deplasmanda 15 sayı geriden gelerek, 86-96 yendi ve serideki 4 maçtan 3 ünü kazanarak üst üste 7. toplamda ise 10. şampiyonluğuna ulaştı.


 
Meraklıları için mükemmel bir maçtı...Dünyanın en büyük yıldızlarının 2 takımda da ye
r aldığı maç kıran kırana geçti, Bayanlar Basketbolde Dünyanın en büyük yıldızı sayılan Diana Taurasi'nin 32 sayısı Galatasaray'a yetmedi...Daha dengeli ve iyi Türk oyuncuları olan Fenerbahçe takımı son periyotta farkı kapatarak 10 sayı farkla maçı kazandı ve 7 yıldır bırakmadığı Şampiyonluğu tekrar kazandı...Aslında Galatasaray da Amerika Milli takımının 4 oyuncusu , buna mukabil Fenerbahçe'de 2 Amerikalı Milli Takımından oyuncu 2 de Avrupalı Milli vardı..Bu büyük yıldızları bize seyrettiren her 2 Klübe de teşekkür etmek lazım...Fenerbahçe Spor Klübünün son 10 senedir Futbol dışı branşlarda yaptığı yatırımlara son bir kaç yıl içinde Galatasaray'ın da katılımıyla, ezeli rekabet salonlara taşındı...Ülkenin en büyük 2 Spor Klübünün bu çabaları salonlardaki Müessese takımlarının hegemonyasına da son verdi...

Fenerbahçe ve Galatasaray takımları karşılıklı olarak sırasıyla Bayan Voleybolde Çeyrek final, Erkek Voleybol Türkiye kupasında Final, Bayan Basketbolde Avrupa da çeyrek Final, Türkiye de Süper Kupa fnali, Türkiye Kupası Finali ve Şampiyonluk finali oynadılar..Bugün de Erkek Voleybolde Yarı final oynayacaklar... Uzun yıllardır hasreti çekilen tablolar tek tek gerçekleşmeye başladı..Bakarsınız Erkek Basketbolde de yarı final veya finalde karşılaşmışlar...
Tabii bütün bunları 2. planda bırakacak olan Futbol var, orada da sadece bu 2 Spor Klübümüz çekişiyor...Fenerliler kızmasın ama bu Pazar günü Lig bitebilir...
Türk Sporunun lokomotifi bu 2 güzide klübümüzü kutluyorum...Bu başarılarda payı olan içeride ve dışarıda olanlara da sonsuz teşekkürler...
Tabii bütün bunları 2. planda bırakacak olan Futbol var, orada da sadece bu 2 Spor Klübümüz çekişiyor...Fenerli dostlarım kızmasın ama bu Pazar günü Lig bitebilir...Türk Sporunun lokomotifi bu 2 güzide klübümüzü kutluyorum...Bu başarılarda payı olan içeride ve dışarıda olanlara da sonsuz teşekkürler...Sadece salonlardan ve sahalardan bahsedersek haksızlık olabilir diye düşündüğümden 2 ekleme daha yapayım.. Fenerbahçe ve Galatasaray Yüzme ve Kürek sporlarında da senelerdir Şampiyonluklar için çekişiyorlar ve bu senede her 2 branşta da 1. lik ve 2.likleri paylaşacaklar...İşte ezeli rekabet dediğin de böyle olur...
Zamanında bir arkadaşım bir araştırma yapmıştı Dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar çok Branşta böyle bir rekabet yaşanmıyormuş...Maddi zorluklar nedeniyle bir ara zayıflamıştı bu rekabet, ama artık eski günlere döndük..

19 Nisan 2012 Perşembe

Fallulah - Give Us A Little Love - Official Video

Candan Erçetin - Gamsız Hayat



Olsam küçük bir kız olsam 
denize bakan evlerde 
düşlerimden çıkıp gelse 
beyaz yelkenliyi görsem 
yanaşmak istese yanaşamasa 
kıyılarım çekildikçe çekilse ...

Gülten Akın

SEVGİLİ EVLADIM

Benim yaşlandığımı düşündüğün gün
Sabırlı ol lütfen ve beni anlamaya çalış…

Yemek yerken üstümü kirletirsem… üzerimi değiştirecek gücüm yoksa.
Lütfen sabırlı ol. Benim sana bir şeyler öğretmek için seninle ilgilendiğim zamanları hatırla...

Seninle konuşurken, sürekli aynı şeyleri 1000 kere tekrarlıyorsam… sözümü kesme beni dinle.

Sen küçükken, uyuyana kadar sana aynı hikayeyi 1000 defa tekrar tekrar okumak zorunda kalıyordum.

Banyo yapmak istemediğimde;

Beni utandırma yada azarlama…

Seni banyoya götürmek için icat ettiğim küçük yöntemlerimi ve oyunlarımı hatırla…

Yeni teknolojiler karşındaki cahilliğimi görürsen… bana zaman tanı ve beni yüzünde alaycı bir gülümsemeyle izleme…

Bazı zamanlarda unutkan olursam yahut konuşmalarımızda ipin ucunu kaçırırsam… lütfen hatırlamam için gerekli zamanı bana tanı… eğer hatırlayamazsam, sinirlenme… çünkü asıl önemli olan benim konuşmam değil, senin yanında olabilmem ve senin beni dinliyor olmandır.

Ben sana bir sürü şeyi nasıl yapacağını gösterdim…

İyi yemek yemeyi, iyi giyinmeyi… yaşamı göğüslemeyi…

Eğer birşey yemek istemezsem, baskı yapma bana. Ne zaman yemem yada yememem gerektiğini ben gayet iyi bilirim.

Ve yaşlı bacaklarım yürümeme izin vermediğinde...

… bana elini ver…

Tıpkı, benim sana ilk adımlarını atarken verdiğim gibi.

Ve bir gün artık daha fazla yaşamak istemediğimi söylediğimde… ve ölmek istediğimi…

kızma… Birgün anlayacaksın…

yaşımın; zevk alma değil artık idareten yaşama yaşı olduğunu anlamaya çalış,

Bir gün şunu anlayacaksın:



hatalarıma karşın hep senin için iyi olanı gerçekleştirmeye çabaladım ve

senin yolunu hazırlamaya çalıştım

Senin yanında olduğumda üzgün, kızgın yada güçsüz hissetme kendini.

Benim yanımda olmalısın, beni anlamalısın ve bana yardım etmelisin.

Yürümeme yardımcı ol… ve yolumu sabır ile, sevgi ile bitirmeme....



Benim için yaptıklarını, bir gülümseme ve senin için her zaman taşıdığım çok derin bir sevgi ile geri ödeyebilirim ancak.

Seni çok seviyorum oğlum/kızım….

17 Nisan 2012 Salı

Nossas orações pelo sofrido povo grego ...

Caro Emerald - A Night Like This - Official video

The Cars-Drive

SEYHANCA

Aşkı arama; o kayıp değil. Kendini kaybet; aşkı bul. Mevlana

SEYHANCA/ARADA

Ne dediğimi bilmemek istiyorum.hakkımı aramamak istiyorum.boş başıma dolaşmak istiyorum....kendimi bana bırakmak istiyorum..
Ah Muhsin Ünlü

Lizz Wright - My Heart

Louie Austen - Glamour Girl "by pepe le pew".wmv

Gergedan - Zaza Fournier - Les Mots Toc




hadi, 
ellerimden tut ve kaçır beni şarkıların içine 
bilmen lazım, ezgiler olmazsa ölürüm 
herkes gider, notalar kalır 
suskunluğumu makamlara ördürdüm...

Gergedan - Zaza Fournier - Les Mots Toc




hadi, 
ellerimden tut ve kaçır beni şarkıların içine 
bilmen lazım, ezgiler olmazsa ölürüm 
herkes gider, notalar kalır 
suskunluğumu makamlara ördürdüm...

GÖZ sevileni arar...SOHBET sevilenle yapilir... DUA sevilene edilir...UYKU sevilen için kaçar...DÜNYA sevilenle cennet olur...

SEYHANCA /YAZI


"Her zaman eski olan güzeldir" gibi bir kural yok. Bizler birbirimizin yırtık elbiseleri, sökükleri, kırıkları değiliz ki sevgimizi onaralım!.. İnsanlar, kadın erkek fark etmez, sonunda, birbirinin, onarım gerektiren eskimiş malı değildir. Her zaman yepyeni kalmayı gerektiren ayrı ayrı bireyler olduğumuzu, kimsenin kimseyi taşımak zorunda olmadığını artık anladık. Kimse biricik yaşamını, "zorunlu sevgi"leri sürükleyerek bitirmek istemiyor!.. Kimsenin de kimsenin yaşamını istemeye hakkı yok!.. Sevginin aslı, eskiyen, yama, onarım gerektiren değil, her zaman yeni, her zaman taze kalan olmasıdır, birlikte olma isteğinin zorunlu olmadan sürebilmesidir. Bu yoksa, kendisini birlikte olma zorunda hissettiren sözümona "sevgi(!)"nin, sözümona "saygı(!)"nın, sözümona "hürmet(!)"in çekiver kuyruğunu!..

Artık gerçek "insanevladı", ne yaşamını kimseye adamak, ne de kimsenin yaşamının kendine adanmasını istiyor!.. Doğru olan, özgür birer "insan" olarak sevebilmektir!.. Sevginin aslını arıyorsak, işte tam burada!..

Tabii, cesaretimiz varsa!..

Artık gerçek "insanevladı", ne yaşamını kimseye adamak, ne de kimsenin yaşamının kendine adanmasını istiyor!.. Doğru olan, özgür birer "insan" olarak sevebilmektir!.. Sevginin aslını arıyorsak, işte tam burada!..
Tabii, cesaretimiz varsa!..Bir gazeteci yaşlı çifte şöyle sordu.
65 yıl nasıl bir yastığa baş koydunuz?
Yaşlı kadın şöyle cevap verdi;
“Bizler yırtık elbiselerin yamandığı, söküklerin dikildiği, kırıkların tamir edildiği bir zamanda doğduk, kullanılıp atıldığı ve yerine yenisinin alındığı bir zamanda değil...”


14 Nisan 2012 Cumartesi

Vasilis Karras - Eisai Pantou

Turn Me On ~ Norah Jones

HERGÜN AKLIMDAN GEÇİYORSUN,İNSAN BİR SELAM VERİR.
AŞIK VEYSEL


“İyi geceler canım” derdin. Gecenin iyiliğinden çok, Canın olma düşüncesi yeşerir dururdu içimde…” özdemir asaf

SEYHANCA&GÜNÜMDEN YAŞADIĞIM-11.04.2012


Bugün saat 12.45 Söğütlüçeşme parkından gecıyorum.Kutlu dogum haftası etkınlıgı ıcın panayır yerıne donusturulmus park .Bu guzel ama guzel olmayan 12.45 de tren ıstasyonu garının yanındakı koprunun boylu boyunca tüm ısıkları acık.Gupegunduz.Silme insan dolu park ve cevresı ,kımsede tık yok umurlarında bıle degıl.Kımbılır kac saattır o ısıklar acık.Ofıse gec kalmam bır yana aksam ustu bır musterıme servıs verecegım o ayrı durum ..Dayanamadım danısmaya dogru gıttım.Bır bayan oturuyordu.Organızasyonla ılgılı sızınle mı gorusmem gerekıyor yoksa baska bır yetkılı ıle mı dıye sordum.Buyrun benımle gorusebılırsınız dedı bayan. Bakın Sogutlucesmenın hangı noktasında durursanız durun bu panayır yerınde gozunuze her acıdan carpan bır hata var sanırım sız ve tum ekıp gezen ınsanlar da dahıl bunun farkında degıl ama hos da degıl bu durum dedım!! Yanlıs olanı sordu..Isıklar dedım bu saatte bu aydınlık gokyuzunnun altında ısıkların acık olması nasıl bır mantıkla bagdasır.Haklısınız ıletecegım durumu yetkılılere dedı.Pek ınanmadım acıkcası..Az ılerde 6-7 bey grand tuvaletle masaya dogru kahkahalarla gelıyorlardı.Beylerı gostererek ıstersenız üstünüzdeki kısıler bunlardan bırı ıse sızın yerınıze ben konusurum dedım.Zahmet etmeyın sız ben konusurum dedı.Yapabılecegımı yapmıs ama pek de huzurlu degıldım etkısının ne olacagını bılemedıgımden.Donus saatım 14.30 yolumu uzattım bahcenın gırısındekı danısmaya dogru yurudum ve bayana tesekkur ettım.Isıkları sondurmelerı ıcın yetkılılere bılgı verdıgı ıcın....Anlatmak ıstedıgım yaptıgım hareketı sıze haberdar etmek degıl.Gercekten ne kadar vurdumduymaz ne kadar sorumsuzluk sahıbı oldugumuzu yasadıgım bu olayla sıze yenıden hatırlatmak...— Söğütlüçeşme Tren İstasyonu'da.

Söğütlüçeşme Tren İstasyonu
Seyahat ve Taşımacılık · İstanbul

13 Nisan 2012 Cuma

Senin dogru söyledigine inanan birine yalan söylemen en büyük hainliktir...Hadis-i Serif

SEYHANCA

İnsanın kendi dışında umut araması yanlış bence. Eviniz bir gün taze ekmek kokabilir, başka bir gün duman ile kan. ,bir gün bahçıvan parmağını kestiği için bayılabilir. Bir hafta sonra, metroda bombalamış çocukların cesetlerine basabilirsiniz. Gerçek buysa ne umudunuz olabilir ki?
Savaşın sonlarına doğru ölmeye çalıştım.Her gece aynı düşü görüyordum. Sonunda uyumaktan korkar oldum ve hastalandım. Bir çocuğumun olduğunu görüyordum düşümde.Düşte bile, çocuğun benim yaşamım olduğunu seziyordum. Çocuk geri zekalıydı. Kaçıyordum ondan. Ama o eteklerime tutunarak kucağıma tırmanıp duruyordu. Sonunda onu, onda bana ait olan şeyi öpebilirsem, yeniden uyuyabileceğimi düşündüm. O zavallı yüze eğildim, o korkunç bir şeydi. Ama öptüm onu. Quentin, sanırım insanın eninde sonunda, kendi yaşamını kollarına alarak öpmesi gerekiyor.
-Artur Miller'in "Düşüş" adlı oyunundan bir bölüm

Duffy - Stay With Me Baby



12 Nisan 2012 Perşembe

İNCEDEN


My Lips Kiss with such Passion Anna Netrebko

TÜRKİYE BU YAZ KAVRULACAK! Meteoroloji uyardı - Dipnot.Tv

TÜRKİYE BU YAZ KAVRULACAK! Meteoroloji uyardı - Dipnot.Tv

DEV - Naked ft. Enrique Iglesias

| Müzeyyen Senar - Aşkımı bir sır gibi senelerce sakladım |

GAYRİMENKUL PİYASASINDA İSTANBUL'UN YERİ


 Londra, Moskova ve Paris ile birlikte Avrupa’nın dört mega şehri arasında yer alan İstanbul, tüm gayrimenkul sektörlerinde uzun vadeli fırsatlar sunmaya devam ediyor.
İstanbul’un perakende, ofis, lojistik, konut, otel piyasalarını 2011piyasa koşulları ve 2012 beklentileri 

PERAKENDE: İstanbul, Orta Vadede Cazip Fırsatlar Sunuyor
İstanbul Gayrimenkul Piyasaları Raporu’na göre; Moskova’dan sonra Orta ve Doğu Avrupa bölgesinin ikinci büyük perakende piyasası olan İstanbul, gücünü korumaya devam ediyor. Raporda orta vadede İstanbul perakende piyasasının, nüfus profili ve büyüyen orta sınıfı ile yatırımcılara önemli imkânlar sunduğu, tüketici talebinin 2012 yılının ikinci yarısında yeniden çıkışa geçeceği ve 2013 yılı itibariyle uzun vadeli büyüme trendine döneceği, doğru kiracı karması ve verimli bir yönetim anlayışının alışveriş merkezlerine cazip fırsatlar sunacağı vurgulanıyor
Ayrıca İstanbul alışveriş merkezi piyasasının son on yıl içerisinde hızlı bir gelişme gösterdiği belirt 2012 yılının ikinci yarısında piyasanın canlanmasının beklendiği kaydediliyor. 
OFİS: Yatırımcı ve Kiracı Talebinin Güçlü Olması Bekleniyor
 Görünen tabloyu okudugumuzda Türkiye’nin toplam ofis piyasasının %80’ini elinde bulunduran,  Moskova ve Varşova’dan sonra Orta ve Doğu Avrupa bölgesinde en büyük üçüncü piyasası olan İstanbul, A sınıfı ofis alanı açısından henüz yeterince gelişmemiş durum oldugunu goruyoruz. Istanbul ofis pazarında da  yetersiz kalıyor. Buna bir de daha kaliteli  konaklama ihtiyacıyla yer değiştirmeye çalışan kiracı talepleri eklendiğinde; pazar, genel ekonomik problemlere rağmen oldukça aktif kalıyor. Istanbul ofis pazarında bu yıl hem geliştiriciler, hem de yatırımcılar için iyi fırsatlar olabılır.
2005 yılından beri şehrin merkezi iş bölgesinde yer almak isteyen yabancı şirketler dolayısıyla yoğun bir kullanıcı talebinin olduğu, A sınıfında yeterince arz olmayışı nedeniyle kullanıcıların Anadolu yakasında Ümraniye ve Kavacık, Avrupa yakasında ise Güneşli-İkitelli gibi alternatif bölgelere yöneldiği belirtiliyor. 2012 yılında kira ve boşluk oranlarının durağan seyrini devam ettireceği, orta dönemde ise hem yatırımcı hem de kiracı talebinin güçlü olması beklendiği ifade ediliyor pıyasalarca....
LOJİSTİK: Türkiye’nin En Büyük Lojistik Pazarı İstanbul
İstanbul, İzmit ve Tekirdağ’ı da kapsayan hinterlandı ile birlikte ele alındığında Türkiye’nin en büyük lojistik pazarını oluşturuyor. Perakende sektöründeki gelişime paralel olarak modern depolama tesislerine talep artıyor. Artan talep arsa fiyatlarında ve kaliteli depo kiralarında yüksek oranlı artışlara neden oluyor, şehir merkezine yakın küçük arsaların metrekare fiyatları 450 €  ve en yüksek kira oranları  5-6 € seviyesine yükseliyor. Şehirdeki tüm lojistik alanının yaklaşık yarısına ev sahipliği yapan Anadolu yakası, başlıca lojistik pazarı olarak öne çıkıyor. EMG, Goodman ve Logiturc gibi yatırımcılar, şehrin stratejik konumu, yüksek nüfusu ve kuvvetli perakende pazarından kaynaklanan potansiyelini dikkate alarak uzun vadede önemli bir lojistik merkezi olarak gördükleri bu pazara yatırımlarına devam ediyor.
KONUT: Konut Talebi, Arzın Üzerinde
Türkiye’deki konut piyasası, depreme dayanıksız mevcut binaların yenilenmesi ihtiyacı, hane sayısındaki hızlı artış ve giderek büyüyen orta gelirli kesimin artan yatırım isteği nedeniyle son derece büyük bir potansiyel taşıyor. Global ekonomik koşullar sebebiyle azalan talep, önümüzdeki birkaç yıl bazı lüks konut projelerinin yavaşlamasına neden olabilecekken, orta sınıftan kaynaklanan talebin güçlü seyrini koruyacağını ve ipotekli konut finansmanının işlerlik kazanmasının bu talebi arttırması bekleniyor.
OTEL: Otel Piyasası Önemli Fırsatlar Sunmaya Devam Ediyor
İstanbul otel piyasası son yıllardaki hızlı büyümesine rağmen gerek yer, gerekse belirli piyasa segmentleri açısından hâlâ önemli fırsatlar sunmaya devam ediyor.  Gecmıs  dönemde başta FIA Formula1, 2009 UEFA Kupası Finali, Dünya Su Zirvesi, IMF Dünya Bankalar Zirvesi ve 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası gibi artan sayıdaki uluslararası etkinliğe evsahipliği yapması, 2010 Avrupa Kültür Başkenti olması ve artan turizm potansiyeli sebebiyle İstanbul otel piyasasının orta vadede potansiyelinin yüksek olduğu belirtiliyor.  
 Ve  Sonuçlar:
•İstanbul, ülke ekonomisinin ve iş dünyasının kalbi olma özelliğini koruyor.
•Yüksek ekonomik büyüme potansiyeli ve genç nüfusu  gayrimenkulde önemli fırsatlarının oluşmasına yol açıyor.
•Şehir genelinde perakendeci sayısı eşit bir şekilde dağılmamış olup, bazı bölgelerinde fazla bir yoğunluk söz konusudur. Ancak uygun bir kiracı karması ile birlikte iyi bir hizmet alanı ve etkin bir idareye sahip olan alışveriş merkezleri önemli iş imkânları sunmaktadır.
•İstanbul’un ofis piyasası, bir yandan yüksek kaliteli mevcudun düşük bir sayıda olması, diğer yandan da kentin Kafkasya ve Ortadoğu’yla çalışan çokuluslu şirketler için bir merkez olarak işlev görmesi nedeniyle ciddi bir yatırım potansiyeli arz etmektedir.
•İstanbul’un stratejik konumu ve kuvvetli perakende pazarı şehrin uzun vadede önemli bir lojistik merkezi olma yönünde potansiyelini artırmaktadır.
•Konut piyasasının gelişimdeki en büyük etkenler depreme dayanıksız mevcudun yenilenmesi ihtiyacı, hane sayısındaki hızlı artış ve orta gelirli kesimin yatırıma yönelmesidir. Tam anlamıyla işlerliğe sahip bir ipotekli konut kredisi piyasası oluştuğunda konut talebi daha da artacaktır.
•Kontrolsüz kentsel büyüme, İstanbul’un sürdürülebilir gelişiminin karşı karşıya olduğu en ciddi tehdittir.

FEAR IS A PRISON!!!


11 Nisan 2012 Çarşamba

SEYHANCA/DIŞARDA YEMEK YEMEĞİ SEVENER İÇİN


BU LiSTEYi OKUMADAN DIŞARIDA YEMEK YEMEYiN!

O dünyayı geziyor, her yemeği deniyor ve ‘No Reservations’ adlı TV programında, izlenimlerini bizimle paylaşıyor. Hayranı olduğum Anthony Bourdain’in ‘Kitchen Confidential’ adlı kitabını okuyorum. Bakın Bourdain’den neler öğrendim?

“Stephen King romanından bile daha sürükleyici” demiş Sunday Times, Anthony Bourdain’ın 2000’de yazdığı ‘Kitchen Confidential’ kitabı için. Bourdain, kitabın bir bölümünü tamamen restoranda yemek yemeyi sevenlere, tüyolara ayırmış. Bourdain’in tüyolarını sizin için derledim. Bakalım bu listeyi okuduktan sonra dışarıda nasıl yemek yiyeceğiz?

* Dışarıda yemek yemek için en iyi gün salı ve perşembe. Ürünler taze, ekip pazar günü dinlenmiş ve hafta arası hafta sonu gibi müşteriye turist muamelesi yok.

* Korkmanız gereken 2 kelime: Pazartesi ve spesiyalite. Özellikle ‘Şefin spesiyalitesi’ kalmış ürünlerden kurtulma yolu.

* Pazartesi günleri balık ısmarlamayın. 4-5 günlük olur. Hafta sonu için balık alımı perşembe gününden yapılır, balıklar cuma sabahı gelir. Cuma ve cumartesi akşamı satılmayanlar pazar günü brunch ya da pazartesi günü spesiyal olarak satılır.

* Klasik bir balık pazarında sabah çok erken taze balıklar satılır. Sonra donmuş balıklar satılır. Kalanlar kapanışa gelen etrafta bekleyen Çinli ve Japonlar tarafından çok düşük fiyata alınır. Onlardan sonra kalansa kedi maması olur. Bir daha ucuz suşi ve ‘All you can eat’ (Yiyebildiğiniz kadar) Çin yemeği yerken bunu düşünün.

* Kılıç balığından uzak durmakta fayda var. Çünkü çok hızlı şekilde 3-5 santimlik parazitler üretir.
* Midye restoranda yenmez. Restoran buzdolapları devamlı içinden bir şey almak için açılıp kapandığından iyi saklama şartları oluşmaz. Genelde midyeler buzdolabının arkasında kendi pis kokulu sularının içinde durur. Eminim bazı çok özel restoranlarda midye için sularının süzülebileceği, soğutmalı çok özel kaplar vardır ve pişirirken tek tek bütün midyelerin canlı ve iyi durumda olduğu kontrol ediliyordur. Ama ben böyle bir yer hiç görmedim. Midye hazırlanması en kolay şeydir ama bir adet bozuk midye hayatınızı karartır.
* Brunch, iyi şeflerin cuma ve cumartesi yoğun çalıştıkları için işin başında olmadığı ve yemekten anlamayanlar için kalmış yemeklerin sunulduğu bir pazar aktivitesi. Çocukların oyun ortamı da denilebilir.

* Pazar günleri kızarmış deniz ürünleri ve soslu balık yemeyin. Genelde pazar brunch’ı en iyi restoranda bile cuma ve cumartesiden kalma balıkların sosla sunulduğu, makarnaların makarna salatasına, pişmiş etlerin dilimlenip karışık et tabaklarına dönüştüğü, şeflerin hayatını kurtaran bir giderleri azaltma günü. Yoksa neden gayet güzel bir ızgara balık bir anda enteresan soslara bürünsün? Soslu her yemek kalmış malzemelerden yapılmış demektir.

* Hollandaise sostan uzak durun. Bu yumurta beyazı ve tereyağ karışımı sos çok sıcak veya soğuk olmayan bir ısıda saklanabiliyor. Her siparişle baştan yapılmayacağına göre bir kez yapılıp daha sonra bakterilerin en uygun üreme ortamında saklanıyor. Kalanlar da salata sosu oluyor.

* Bir restoranın kâr ederek çalışması için her yiyecek alış fiyatının 3-4 katına satılmalıdır. Bu durumda birkaç gündür buzdolabının arkasında kalmış sirloin etlerden nasıl kurtulunur? ‘İyi pişmiş’ sevenlere kalmış etleri saklamak bir restoran geleneğidir. Zaten etin tadını alamayacak kadar pişmiş, spor ayakkabı derisi tadında et seven müşterilere kalmış eti servis etmek zevktir ve maliyetleri düşürür.

* Et yiyecekseniz steakhouse’da yemek en iyisidir. Nerede en çok ne satılıyorsa, onu yemek en iyi çözüm. Genelde garsonun yüz ifadesinden de en çok satılan yemekleri anlayabilirsiniz.

* Mönüdeki genelde söylenmeyen ilginç yemekler, mönüyü zenginleştirmek için konmuştur ve günlerce buzdolabında meraklı birinin onu söylemesini bekler.

* Restoranlarda ekmek genelde başka birisinin masasından alınıp getiriliyor, ama yine de yenilebilir. Ne de olsa hiçbir şey tamamen hijyenik değil.

* Tuvaletleri pis bir restoranda asla yemek yemeyin. Bu zor bir kural değil. “Görmenize izin verdikleri bir yer o haldeyse, kim bilir mutfak nasıldır?” diye düşünün. Tuvalet temizlemesi kolay bir yer, mutfaksa kesinlikle değil.

* Restoran işinde kilit kelime: Rotasyon. Mutsuz bir şef ve restoran sahibi camdan bakıyorsa o restorandan uzak durun. Çalışanların işini ciddiye alması da önemli. Servis elemanları bir TV dizisinde rol almayı bekliyor gibiyse ve işlerini önemsemiyorlarsa tehlikeli.
ÇAĞDAŞ ERTUNA   milliyet cadde eki 2.4.2012

SEYHANCA/ESPİRİ ŞİRİNLİĞİ ADINA :)


10 Nisan 2012 Salı

SEYHANCA/ŞARKI MOLASI/Boş Bardak (Fettah Can)

SEYHANCA /BURCUM VE OZELLIKLERI

KOVA BURCU ... BU KADAR,,, UZUN LAFIN KISASI....
Tarafsız Aşık! Tahmin edilmesi en zor burçlardan biri olan Kova için hayat bir düellodur. Çok zeki olan Kovaları elde etmek için aynı ölçüde zeka gerekir. Derin ve anlamlı konuşmaları çok değerli bulurlar, bilgili, entelektüel kişiliklere hayrandırlar. Konuşmak, anlamak isterler ama boş konuşmalardan çabucak sıkılıp, TV kumandasını en yakın arkadaş ilan edebilirler. Bir kova burcu ile beraber olmanın belki de en zor olan kısmı onun sizi kıskanma içgüdüsüne hiç sahip olmamasıdır. Kalabalık bir ortama girdiğinizde herkes derin bir sessizliğe bürünüp size hayran hayran baksa bile o sizi kıskanmayacaktır. Hatta bunu hiç farketmeyebilir. Ama hep önünüzü açan, size destek veren, eşit bir ilişkide olacaksınız. Sürprizlerle karşılaşacaksınız ve size bağlı bir insanla beraber olacaksınız. Ufak tefek flörtler dışında Kova vefalı bir burçtur. Kova burcunun sert bir dili vardır. Bir şeyler öğrenirken veya derin bir tartışmada kolayca provoke olurlar ve hitap şekilleri değişebilir. Ateşli kişilikleri bazen patavatsız cümleler sarfetmesine neden olur, ama aslında bu cümlelerin altında yatan bir ima asla yoktur. Onlar tartışmayı doğal sayarlar ve telepatik iletişimler isterler. Kova “farklı” olmak ister. Bu kelimeye giyim, yaşam, inanç gibi her türlü ayrıntıyı sokabilirler. Farklı kişilikler onları çeker ve zor olan ile uğraşmayı severler. Ani öfke patlamalarına meyillidirler ama rahatsızlığınızı belli edersiniz onlar bunu anlarlar ve kendilerini değiştirebilirler. Kova için “değişim ve fark yaratmak” bir yaşam felsefesidir. Çok kolay yanlış anlaşılırlar ama filozof dilleri bu yanlışlığı kolayca düzeltebilir.

IŞIĞIN BOL OLSUN MERAL OKAY/Sezen Aksu - Yine mi Çiçek ?

9 Nisan 2012 Pazartesi

SEYHANCA/VAHŞİ DOĞA/The Bear Film by Jean Jacques Annaud

Coldwell Banker Türkiye, 2011’in gayrimenkul yıldızlarını Mavi Gece'de ödüllendirdi! - Emlakkulisi.com - Türkiye'nin ilk ve tek emlak haberleri sitesi.

Coldwell Banker Türkiye, 2011’in gayrimenkul yıldızlarını Mavi Gece'de ödüllendirdi! - Emlakkulisi.com - Türkiye'nin ilk ve tek emlak haberleri sitesi.

SEYHANCA SPOR/ HE HEYTTTTTTTTTTTTTT BE


Futbol dışı branşlarda yoksun kaldığımız Ezeli rekabet artık Futbol dışında da gerçekleşmeye başladı...Fenerbahçe bu Branşlara uzun yıllardır ciddi yatırımlar yaparak hepsinde başarılı olma işini epeydir başarıyordu, ama burada eksik olan,ülkenin en büyük 2 SPOR Klübünün buralardaki finallerde pek karşı karşıya gelememeleriydi...Basketbolda, Yüzmede ve Kürekteki çekişme artık Voleybole de sıçramış durumda..Galatasaray'ın da bir kaç senedir Amatör Branşlara verdiği önem bize bu güzel ve Dünyanın önde gelen Derbilerinden olan Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinin zevkini çıkarma şansını vermeye başladı...
Yakın geçmişe bakarsak Bayanlar Basketbolde son 10 yıl, Yüzme ve Kürekte son 6-7 yıl devamlı Fenerbahçe-Galatasaray finalleriyle karşılaştık.. Buralarda genelliklle Fenerbahçenin başarılı olduğunu görüyoruz ama son yıllarda Galatasaray da iyi yatırımlar yaparak başarılarda pay sahibi olmaya ve önümüzdeki yıllar için işin daha da dengeleneceğinin sinyallerini vermeye başladı....Bunlara ilaveten geçen sene 2 takımımız Erkekler Basketbol finalinde de karşı karşıya geldiler...Bu sene de Voleybol Erkeklerde Türkiye Kupası finalinde..Bayanlarda ise Voleybol Çeyrek finalde karşılaştılar .. Şimdi de Bayanlar Basketbolde Finalde yine bu 2 takım olacak...Erkekler Basketbolda ise durum bayağı çetin bu sene başa oynayan 5-6 takım var..Bakalım final hangilerine nasip olacak...
Fenerbahçe Bayan Voleybol takımının Avrupa Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmasının ardından Galatasaraylı bayanlar da Avrupa'nın 2.kupasında final oynadılar..Bayanlar Basketboldeki Şampiyonlar liginde ise Fenerbahçe Avruopa 4.sü Galatasaray ise Avrupa 5.si oldu...Benim tahminim 2 takımımızdan birinin burada Final oynamasıydı ama bir takım talihsizlikler buna mani oldu..Ama herşeye rağmen Avrupanın bu en büyük kupasında takımlarımızın aldıkları neticeler ciddi başarıdır...
Bu iki klübümüz Türkiye Futbol ligini de 1. ve 2. olarak bitirdiler, şimid süper final Şampiyonu belirleyecek.....Bir tahmin yapmak icabederse Galatasaray şampiyonluğa daha yakın gözüküyor..Bu kadar sıkıntı ve baskının altında Fenerbahçe'nin buralarda olmasını ben hiç beklemiyordum, oynadığı Futbol fazla keyif vermese de bu şartlar altında başarılı addedilmesi lazımdır...Şu ana kadar olan maçlara bakarsak Galatasaray daha derli toplu ve daha takım oyunu oynayan bir takım , bence Şampiyonlukta % 70 den fazla şansı var...

Türk Sporunun lokomotifi bu 2 Spor Klübümüzü özellikle Futbol dışındaki başarılarından dolayı kutlamak gerekir...Herşeyin Futbol üzerine kurulduğu bir düzende, iyi sponsorlar bularak ve kendi kaynaklarını da verimli bir şekilde bu branşlara aktararak planlı ve programlı bir şekilde buralara gelinmesi öyle kolay bir iş değilidir... Kaynakları aktarmak diyorum zira bu branşların en ufak bir geliri yoktur, hep Futbol gelirleriden yenir ve Klüplerimizin Erkek-Bayan Büyükler, Gençler ve Minikler kategorilerinde binlerce lisansiye sporcusu bulunmaktadır, ve bu müthiş masraflı bir iştir ve uygulanması da o derece zor ve yürek isteyen bir iştir, zira herkesin başarı beklediği Futboldan kaynak alıp buralar dağıtmak kolay alınacak bir karar değildir..
Teşekkürler Fenerbahçe ..Teşekkürler Galatasaray...
Yakın geçmişe bakarsak Bayanlar Basketbolde son 10 yıl, Yüzme ve Kürekte son 6-7 yıl devamlı Fenerbahçe-Galatasaray finalleriyle karşılaştık.. Buralarda genelliklle Fenerbahçenin başarılı olduğunu görüyoruz ama son yıllarda Galatasaray da iyi yatırımlar yaparak başarılarda pay sahibi olmaya ve önümüzdeki yıllar için işin daha da dengeleneceğinin sinyallerini vermeye başladı....Bunlara ilaveten geçen sene 2 takımımız Erkekler Basketbol finalinde de karşı karşıya geldiler...Bu sene de Voleybol Erkeklerde Türkiye Kupası finalinde..Bayanlarda ise Voleybol Çeyrek finalde karşılaştılar .. Şimdi de Bayanlar Basketbolde Finalde yine bu 2 takım olacak...Erkekler Basketbolda ise durum bayağı çetin bu sene başa oynayan 5-6 takım var..Bakalım final hangilerine nasip olacak...Fenerbahçe Bayan Voleybol takımının Avrupa Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmasının ardından Galatasaraylı bayanlar da Avrupa'nın 2.kupasında final oynadılar..Bayanlar Basketboldeki Şampiyonlar liginde ise Fenerbahçe Avruopa 4.sü Galatasaray ise Avrupa 5.si oldu...Benim tahminim 2 takımımızdan birinin burada Final oynamasıydı ama bir takım talihsizlikler buna mani oldu..Ama herşeye rağmen Avrupanın bu en büyük kupasında takımlarımızın aldıkları neticeler ciddi başarıdır...Bu iki klübümüz Türkiye Futbol ligini de 1. ve 2. olarak bitirdiler, şimid süper final Şampiyonu belirleyecek.....Bir tahmin yapmak icabederse Galatasaray şampiyonluğa daha yakın gözüküyor..Bu kadar sıkıntı ve baskının altında Fenerbahçe'nin buralarda olmasını ben hiç beklemiyordum, oynadığı Futbol fazla keyif vermese de bu şartlar altında başarılı addedilmesi lazımdır...Şu ana kadar olan maçlara bakarsak Galatasaray daha derli toplu ve daha takım oyunu oynayan bir takım , bence Şampiyonlukta % 70 den fazla şansı var...
Türk Sporunun lokomotifi bu 2 Spor Klübümüzü özellikle Futbol dışındaki başarılarından dolayı kutlamak gerekir...Herşeyin Futbol üzerine kurulduğu bir düzende, iyi sponsorlar bularak ve kendi kaynaklarını da verimli bir şekilde bu branşlara aktararak planlı ve programlı bir şekilde buralara gelinmesi öyle kolay bir iş değilidir... Kaynakları aktarmak diyorum zira bu branşların en ufak bir geliri yoktur, hep Futbol gelirleriden yenir ve Klüplerimizin Erkek-Bayan Büyükler, Gençler ve Minikler kategorilerinde binlerce lisansiye sporcusu bulunmaktadır, ve bu müthiş masraflı bir iştir ve uygulanması da o derece zor ve yürek isteyen bir iştir, zira herkesin başarı beklediği Futboldan kaynak alıp buralar dağıtmak kolay alınacak bir karar değildir..Teşekkürler Fenerbahçe ..Teşekkürler Galatasaray...


6 Nisan 2012 Cuma

Allı Pullu (Göksel)

Burcu Güneş - Mutluyuz [2009 / YEPYENİ]

Nilüfer - Haram Geceler


ARKANA YASLAN VE DİNLE / Keman taksim enstruman show

SEYHANCA /ŞİİR

DESEM Kİ

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.


Cahit Sıtkı TARANC
I

5 Nisan 2012 Perşembe

SEYHANCA/GÜNDEM

Son günlerde ülke ekonomisi ile ilgili duyduğum haberler aklımı iyice karıştırdı ve bana bir fıkrayı hatırlattı..
 
Boksörün biri bir maç için ringe çıkmış ama bizimkinin cılızlığına rağmen rakibi bayağı güçlü kuvvetli görünüyormuş ... Bizimki Antrenörüne sormuş "Hocam , rakip benden fazla kilolu , aynı kiloda olmamız gerekmez mi ?"..."Hiç önemli değil senin tekniğin ve çabukluğun aradaki farkı 
kapatır "...
1.Raund başlamış bizimki temiz bir dayak yemiş ve imdadına gong sesi yetişmiş...Köşesinde dinlenirken Antrenörüne yakınmış " Hocam herif çok fena vuruyor, işin sonu iyi değil galiba??".."Ne vurması, senin ayak hareketlerinden yanına bile yaklaşamıyor ki.."
2.raund başlamış bizimki yine ağır dayak yiyor ve düşmesine ramak kalmışken gong yine imdada yetişiyor..."Hocam istersen maçı bırakalım herif bir yerimi kıracak bu gidişle"..."Ne bırakması, neler saçmalıyorsun , senin yanına bile yaklaşamıyor, ama artık adamcağızın suratına filan vurma, biraz da mideye çalış"...
3.raund da değişen bir şey yok, sadece birinin devamlı vurması, diğerinin tek bir yumruk bile atamaması, tek değişen bizim boksörün patlayan kaşı yüzünden suratının kan revan içinde kalması, raund sonunda köşesine dönünce isyan ediyor " Hocam ben bittim, bırakıyorum maçı !!" .."Sen neden bahsediyorsun oğlum, herifi perişan ettin , düştü düşecek, ama artık ayıp oluyor, rakibine de biraz saygı göster, fazla uzattın işi artık bu Raundda indir herifi, bu iş bitsin"...Bizim boksör ağlamaklı " Yani hocam adamı ben mi dövüyorum, o bana hiç mi vurmuyor ??".."Ne vurması kardeşim..Senin ayak oyunlarından seni yakalayacak hali mi var ki vursun, yanına bile yaklaşamıyor...Perişan ettin adamı , burnunu kırdın, kaşını patlattın..Uzatma artık , bitir şu işi.."...
 
"Anladım hocam, ben işi bitireceğim de  senden ricam ,herifin biri beni dışarıdan fena halde dövüyor, sen onu kolla! !!"
 
 
Ülkemizin büyüme rakkamları açıklandı ve büyümede Çinden sonra Dünya2.si olduğumuz görüldü..Tabii ki gurur duyulacak bir şey...Arkasından yeni bir bomba patladı kişi başına düşen milli gelirde 10.000.- Doları aştığımız müjdelendi...Bu da müthiş bir şey ,yıllar önce Fakültedeyken İktisat hocamızın Kuveyt'in kişi başı milli gelirinin 14.000.-Dolar olduğunu söylediğinde kıskançlık duyduğumu hatırladım, bizimki o sıralar Bin dolarlar seviyesindeydi...Bugüne gelince bu yeni haberlerle ,artık Gelişmekte olan ülkeler kategorisinden çıkıp, Gelişmiş Ülkeler kategorisine girmiş olabileceğimizin hayallerini kurarken, her nedense  memleketteki diğer bazı rakkamlar da aklıma geliverdi...
 
Türkiye'nin işsizlik rakkamları Aralık 2011 itibarıyla %9.8, bundan daha vahimi Genç nüfustaki işssizlik oranı %18.1..
Ülkelerin ekonomik durumlarını belli eden Yoksulluk ve Açlık sınırlarını incelediğimizde Ülke nüfusunun % 17 si Yoksulluk sınırı altında , %18 i de Yoksulluk riski altında ,ki bunlar 25 Milyon kişinin üstünde bir kesimi ifade ediyor...Açlık sınırına gelince 2008 yılında yapılan bir araştırmada 4 Milyon işçi emeklisinin Açlık sınırının ALTINDA yaşadığı tesbit edilmiş ( buna işsizler ve tarım işçileri dahil değil)...
Ekonomi pozitif bir ilimdir ve rakkamlar yalan söylemez...Şu an itibarıyla  ülkemizde ASGARİ ÜCRET , AÇLIK SINIRI nın altında kalmıştır yani basit bir deyişle Asgari ücret alan bir kişi bırakın yoksulluğu ,AÇtır...
Günümüz ekonomisinin temel dinamikleri enerji ve petrol ürünleri sektörleriyle içiçedir...Bu alanlarda yapılacak zamların oranının YIL itibarıyla enflasyonu geçmemesi yani %10 un altında kalması hedeflenmelidir...Doğalgazdaki en son %18.72 ve Elektrikteki % 9.57 zamların yanında 5 liraya yaklaşan Benzin fiatlarına baktığımız zaman bundan sonraki zamlarla YILLIK bazda nerelere gelineceğini düşünmek bile ürkütücüdür... İleriye dönük bir tahmin yapmamız gerektiğinde de artan Doğalgaz fiatlarının yeni bir Elektrik zammına yol açması da kaçınılmaz görülmektedir...
Benzin fiatlarına gelince , yetkililer bunun ana sebeplerinden birinin artan döviz kurları olduğunu söyleyerek bizi hayretlere düşürmektedirler...2-3 ay evvel 1.97 yi bulan Dolar paritesi bugünlerde 1.79 lardadır...Yani bırakın artışı, ciddi bir düşüş bile vardır...
 
Gelelim tekrar 10.000.- Doları geçen kişi başı Milli gelire... Tabii ki buna sevinmemiz gerekir , ama sevinirken de biraz irdelememiz lazımdır...Gelişmiş ülkelerde  , özellikle İskandinav ülkelerinde kişi başı milli gelirin adil ve homojen bir şekilde dağıldığını görürüz...Bizdeyse  Açlık sınırı, Yoksulluk sınırı, Asgari ücret ve İşssizlik rakkamlarına bakınca bu gelirin kimi kişilerde Sıfıra yakın olduğunu görüyoruz...Tehlike de burada başlıyor, şayet önemli bir kesimin kişi başı Milli gelirden aldığı pay çok az ise diğer bir kesimin buradan aldığı pay da çok YÜKSEK demektir... Özetlersek kişi başı milli gelirin 10.000.- Dolar gibi ciddi bir rakkamın üstüne çıkması demek belli bir kesimin daha zengin , belli bir kesimin de daha fakir duruma gelmiş olması demektir... Ülkenin zenginliği şayet ekonomik sınıf farklarını kapatacak yerde ,daha da açıyorsa ben buna başarı değil , başarısızlık derim...
 
"Çok büyüdük... Refah seviyemiz çok gelişti...İhracatımız yeni bir rekor kırdı... İmalat sektörümüz şahlandı...vs..vs..vs..." söylemlerini devamlı olarak duyar hale geldik...Bunun yanı sıra ülkenin gerçeklerine ve reel duruma baktığımız zaman  Boksör fıkrasında olduğu gibi " Acaba bizi de dışarıdan biri mi dövüyor ??" diye düşünmekten kendimi alamıyorum...
 
DAYIM S

SEYHANCA EĞLENCE/Siz takılmıyorsunuz böyle şeylere

Julie London - When I Fall in Love

SEYHANCA GÜNÜN SÖZÜ


SEYHANCA/ÇİÇEK DÜNYASI


 
 
 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
__._,_.___
 
__,_._,___

 

 

SEYHANCA/HUZURA DOĞRU