Sayfalar

5 Nisan 2012 Perşembe

SEYHANCA/SPOR


Bir Beşiktaş'lının Kaleminden

Şike davasına kadar Fenerbahçe en sevmediğim kulüptü, tuttuğum takım Beşiktaş’ın galibiyetlerinden çok Fenerbahçe’nin mağlubiyetlerine sevinirdim. Aziz Yıldırım’ı da sırf Fenerbahçe'nin başkanı olduğu için sev
mezdim. Ancak şikeyi soruşturuyoruz kisvesi altında futbolun ele geçirilme operasyonunda hem Fener taraftarlarının, hem yöneticilerinin, hem de Aziz Yıldırım’ın faşist baskılara karşı gösterdiği direnç karşısında Fenerbahçe en çok sempati duyduğum kulüp haline dönüştü. Çünkü onlar futbol sektörünü ele geçirmek için kurulan tertibi gördüler, “bekleyelim de görelim” demediler.

Aziz Yıldırım davanın ilk duruşmasında çok şey söylemiş ama söylediği bir cümle var ki tüm söylediklerinin özeti gibi : “Ne şikesi kardeşim, Memleket elden gidiyor.”

Bazı insanlar hala şunu söylüyorlar: Yargıyı rahat bırakın, bekleyelim davanın sonucunu görelim.

Ne beklemesi kardeşim? Silivri’de bir yıldır, üç yıldır, beş yıldır bekleyenler var. Daha ne kadar bekleyecekler belli değil? Hapiste bir gün yatmak bile kolay şey değil. Bunlar ya çıkarları için yalan söylüyorlar, ya da korkmuşlar.

Bazıları korkuyor ama korkmayanlar da var. Fener taraftarları mesela... Şu slogan aslında her şeyi anlatıyor: “Cemaat Fenerle başa çıkamaz.”

A. Metin Akpınar ...(Komedyen Metin Akpınar la bir ilgisi yoktur)

4 Nisan 2012 Çarşamba


İLGİNÇ BİR ÇALIŞMA OLMUŞ.BUYURUNUZ EFENDİM..

http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/49215/hakan-vreskala-kurd-nizanim

Kadir Inanir - Efsane Sahneleri (HD)

SEYHANCA/MUSİC ----John Lennon - Working Class Hero---

SEYHANCA/Güzel Bir Hikaye

‎'O kadar mutluyum ki, utanıyorum' Voltaire

Fransız düşünürü Voltaire (1694-1778), neredeyse bütün hayatı boyunca ya hastaydı ya hastalık hastası. 
41 yaşında bir arkadaşına yazdığı mektupta 'gene' hastalandığından şikâyet etti ve 'Birkaç yıllık ömrüm kaldı' dedi. 
Voltaire, bu mektubu bitirdikten 43 yıl sonra öldü. 
Her Allah'ın günü bir şeyin kanser yaptığı veya kansere iyi geldiğinin açıklandığı bir dünyada yaşıyoruz. 
Sıska, sıkı ve sağlıklı yaşamak neredeyse din haline geldi. 
Voltaire, kolesterol, trigliserit, AIDS ve kuş gribinin bilinmediği çağların adamıdır. 
Bir şeyleri doğru yapmış olmalıydı ki, insanların genellikle kırkına gelmeden öldüğü on sekizinci yüzyılda, 84 yaşına kadar yaşadı ve bir daha kalkmamak üzere yatağa düşünceye kadar aktif bir hayat sürdü.
Voltaire'in uzun ömrünün sırrı NE olabilir? 
Uzun yıllar düşünür için sekreter ve uşak karışımı bir şey olan Sebastien Longcahmps, Voltaire'in hep 
'İnsanın sağlığı tamamen kendi ellerindedir' dediğini yazdı. 
'Bunun üç temel ayağı var derdi: ayıklık, her şeyde ölçülü olmak ve hafif egzersiz yapmak. Kaza dışında, insanın başına gelen bütün hastalıklarda bizi sağlıklı halimize iade etmeye uğraşan doğaya yardımcı olmak yeter. 
İnsan aşağı yukarı her zaman diyetinde sıkı olmalı, uygun ve sürekli sıvı almalı ve hep basit şeyler yemelidir. 
Yanında bulunduğum süre içinde onu hep bunları yapar gördüm.' 
Uzun ömrün sırrı
Bunlar büyük bir sır değil aslında. Her şeyde ölçülü olmak aklı başında her insanın uyguladığı bir prensiptir. 
Bence Voltaire'in uzun ömrünün sırrı vücudunda değil kişiliğindedir. 
Voltaire uzun yaşadı, çünkü mutluydu. 
Öğrenmeye meraklıydı ve müthiş zengin olmasına rağmen, bir dakikasını boşa harcamadı. 
Ölmeye vakti yoktu. 
Binlerce mektup, yüzlerce sahne oyunu, kitap, makale yazdı. 
Saray yavrusu evinde her zaman misafir vardı. 
'Ben Avrupa'nın hancıbaşısıyım' dedirtecek kadar. 
Adaletsizliğe hiç tahammülü yoktu. 
İlkel Fransız yargısının hışmına uğramış insanları kurtarmak için, tek başına, tarihe geçmiş kampanyalar yürüttü. 
İnsanların hakları olmayan bir dönemde insan hakları için mücadele etti. 
Kiliseyle ve bağnaz rahiplerle yaşam boyu dalga geçti. 
Ölüm döşeğinde papazlar onu pişmanlık getirmeye, şeytanı lanetlemeye davet ettiklerinde 
'Şimdi yeni bir düşman kazanmanın zamanı değil' dedi. 
Bence, Voltaire'in en büyük özelliği yaşamdan zevk almasıydı. 
'O kadar mutluyum ki utanıyorum' diye itiraf etti bir arkadaşına. 
'Ben neredeysem dünya cenneti oradadır' dedi. 
Son bir şey daha var, onu unutmayayım:
Hiç evlenmedi !!! :)

2 Nisan 2012 Pazartesi

Sezen Aksu'nun Gitmem Daha şarkısı eşliğin'de 'Şahane Misafir'filminden ...

SEYHANCA/MAZİ

"aynı duvar halısına işlensin ceylanlarımız.."
Yeni Doğan şiirinden - Ülkü Tamer

SEYHANCA /ŞİİR

Ne güzel insanlar vardı eskiden.
Çocukluğumuzu kaplamışlardı.
Bize masal anlatırlardı
Cinlerden, perilerden.
Büyük anneler, büyük babalar vardı.
O zaman hepsi uzaktı ölümden.
Hem sevdirir hem korkuturlardı.
Acı hikâyeleri bile tatlı başlardı.
Demek bunun için gittiler hikâyelerden.

Ne güzel insanlar vardı eskiden.


Ne güzel şarkılar vardı eskiden.
Gençliğimizi donatırlardı.
Hep iyi şeyler hatırlatırlardı
Geçip gitmiş devirlerden.
Sevgi ve ümid yaratırlardı.
O zaman her şey uzaktı ölümden.
Yanık şarkılar bile neşeli başlardı.
İster istemez saadet taşardı
Gamsız günlerimizden.
Ne güzel zamanlar vardı eskiden.

Ne güzel şarkılar vardı eskiden.
Hayâl içinde yaşatırlardı.
Güldürür ağlatırlardı
Duymadan biz, düşünmeden.
Her an bir asır kadardı.
O zaman herkes uzaktı ölümden.
Candan sevdiklerimiz vardı.
Hepsi başka güzeldi, bizi tanımazlardı.
Bütün yollarımız geçerdi gül bahçelerinden.
Ne güzel zamanlar vardı eskiden

*Özdemir Asaf






SEYHANCA

Bilemezsin,Sana verecek bir armağanı ne çok aradığımı.
Hiçbir şey içime sinmedi.Altın madenine altın sunmanın ne anlamı var.Ya da okyanusa su,Düşündüğüm her şey Doğuya baharat götürmek gibiydi.Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok,Çünkü Sen zaten bunlara sahipsin.O yüzden Sana bir ayna getirdim.
Kendine bak ve beni hatırla !
Mevlana