Sayfalar

17 Nisan 2012 Salı

SEYHANCA /YAZI


"Her zaman eski olan güzeldir" gibi bir kural yok. Bizler birbirimizin yırtık elbiseleri, sökükleri, kırıkları değiliz ki sevgimizi onaralım!.. İnsanlar, kadın erkek fark etmez, sonunda, birbirinin, onarım gerektiren eskimiş malı değildir. Her zaman yepyeni kalmayı gerektiren ayrı ayrı bireyler olduğumuzu, kimsenin kimseyi taşımak zorunda olmadığını artık anladık. Kimse biricik yaşamını, "zorunlu sevgi"leri sürükleyerek bitirmek istemiyor!.. Kimsenin de kimsenin yaşamını istemeye hakkı yok!.. Sevginin aslı, eskiyen, yama, onarım gerektiren değil, her zaman yeni, her zaman taze kalan olmasıdır, birlikte olma isteğinin zorunlu olmadan sürebilmesidir. Bu yoksa, kendisini birlikte olma zorunda hissettiren sözümona "sevgi(!)"nin, sözümona "saygı(!)"nın, sözümona "hürmet(!)"in çekiver kuyruğunu!..

Artık gerçek "insanevladı", ne yaşamını kimseye adamak, ne de kimsenin yaşamının kendine adanmasını istiyor!.. Doğru olan, özgür birer "insan" olarak sevebilmektir!.. Sevginin aslını arıyorsak, işte tam burada!..

Tabii, cesaretimiz varsa!..

Artık gerçek "insanevladı", ne yaşamını kimseye adamak, ne de kimsenin yaşamının kendine adanmasını istiyor!.. Doğru olan, özgür birer "insan" olarak sevebilmektir!.. Sevginin aslını arıyorsak, işte tam burada!..
Tabii, cesaretimiz varsa!..Bir gazeteci yaşlı çifte şöyle sordu.
65 yıl nasıl bir yastığa baş koydunuz?
Yaşlı kadın şöyle cevap verdi;
“Bizler yırtık elbiselerin yamandığı, söküklerin dikildiği, kırıkların tamir edildiği bir zamanda doğduk, kullanılıp atıldığı ve yerine yenisinin alındığı bir zamanda değil...”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder